11 Ekim 2014 Cumartesi

Sinestezya - Jeffrey Moore



   Noel'in altı yada yedi yaşındayken, "Gelecek, ulaşabilmek için sabırsızlandığım bir şey," dediğini hatırlıyorum (cümlenin içindeki kara mizahı fark edip gülmüştüm). Şimdi ben tam tersini hissediyorum: Gelecek, ulaşabilmek için hiç acele etmediğim bir şey. Gelecek, artık eskiden gelmesini beklediğim şey değil.

 Sinestezya, uzun zamandır eleştirilmeyi bekleyen ve okuduğum ilk Jeffrey Moore kitabı- ki sanırım- bu yazarın ilk ve tek kitabı. Etkileyici, ilginç ve şaşırtıcı. Kitabı okumadan önce sinestezi hastalığı hakkında hiç bir fikrim olmadığı ve ufkumu açtığı için Moore' a teşekkür etmem gerekirdi. 

   Kitabın adından da anlaşıldığı gibi, hikaye sinestezi hastalığı ve buna kapılmış dört karakterden oluşuyor. Bunun yanında Aizheimer hastalığına yakalanmış çaresiz bir kadın ve pembeye boyanmış duygular, çikolata tadında sayılar, mi notasının üzüntülü duygu durumu, A harfinin karşılayabileceği sayılar... Evet, sinestezi algılanan bir duyunun diğer duyu organlarında hissedilecekleri tetiklemesi anlamına geliyor. Tabi ki her sanatçıda biraz sinesteziklik vardır fakat kastettiğimiz nörolojik bir hastalık.

“…Baudelaire ise Çoklukta Birlik adlı şiirinde sinestezisinden şu şekilde bahseder: ‘Bir derini bir karanlık birlik içinde/ Aydınlık kadar sonsuz, gece kadar geniş/ Uzaktan söyleşen uzun yankılar gibi/ Renkler, sesler, kokular karışır birbirine.’ Kötülük Çiçekleri’ndeyse, asla unutulmayacak o sözleri söyler: ‘Bin yaşında bir adamdan daha fazla anıya sahibim.’..."

Karakterlerin betimlenişi, olayların birbirleriyle bağlantıları oldukça ustalıkla tasarlanmış. Kitabın genelinde sade cümleler kullanılsa da diyaloglarda kullanılan süslü cümleler romana hareket kazandırmış. Kitabı sürükleyicilik açısından değerlendirecek olursam,  pek de bir çırpıda bitiremesem de okurken üzerinde oturduğum koltuğu ve elimde duran kitabı bana unutturduğu kesin! Edebi bir kitap okumak olan amacınızı bir süreliğine rafa kaldırıp okumanız daha iyi olabilir.


2 yorum :

  1. Babaannem aizenheimer hastalığından ölmüştü. O yüzden bu kitabı okurken özellikle Noel Burun'un annesini anlatan bölümleri daha bir etkilemişti beni. Gerçekten de çok güzel bir kitap. İnsan psikolojisini başarıyla yansıtmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başınız sağolsun. Aizheimer'a daha farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor. Sevgiler..

      Sil